Her Şeye Yolculuk

Merhabalar, kendimi kitap okuma üzerine yazılan gördüğüm bütün yazıları okurken buluyorum. Kitaplarla ilgili bir yazı görünce beni teşvik ettiğini düşünüyorum. Bu yüzden siz ikinci bir kitap okumakla alakalı yazı yazmak için buradayım. Konum çok açık 'Brezilyada kitap okuma'. Bugün Brezilyada yapılan bazı uygulamalardan bahsedeceğim. İnsanları kitap okumaya çok iyi teşvik ediyorlar bunları görünce mutlu oldum ve sizinle paylaşmak istedim.

Bunlardan ilki Brezilya´da okumaya teşvik amaçlı kitap makinesi. Okuduğunuz herhangi bir kitabi otomata veriyorsunuz daha sonra 2 buton var biri büyükler diğeri çocuklar için kitaplar birini seçip yeni kitabınızı alıyorsunuz.İnsanların çeşitli kitaplar okuması için, aynı zamanda bütçe ayıramayacaklar insanlar için düşünülüp yapılmış olabilir. Bence bu kitap makinesi mükemmel bir fikir. Makineyi görmek için buraya tıklayın.

İkinci proje büyük bir yayın eviyle anlaşma yapılıyor ve metroda bilet yerine geçecek kitaplar basılıp yayına sunuluyor. Kitapların içine yerleştirilmiş olan kartlar sayesinde kitabını turnikede okutan geçebiliyor. Sınırsız bir geçiş sağlamıyor örneğin Hamlet, 4 seferde okunacak şekilde 144 sayfa,Sherlock Holmes ise 8 seferlik 204 sayfa… İnsanları okumaya teşvik etmek için bir üst seviyesini görmedim henüz ve gerçekten düşünülmüş bir proje tüm ülkelerde böyle olsa harika olurdu.

Ve 3. proje mahkumlar için. Kitap okuyan mahkumların cezalarına indirim yapılıyor. Bu proje de Cezaevlerinde mahkumlar, bir yıl içinde 12 kitap okurlarsa, cezalarından 48 güne kadar indirim kazanıyor. Ama mahkumlar için kitap okumanında bazı koşulları var.Bunlar;
Kitaplar edebiyat, felsefe, bilim veya klasiklerden seçilmiş kitaplar olacak. Her kitabı en fazla 4 haftada okuyup bitirecekler. Okudukları kitap hakkında makale yazacaklar. El yazısıyla, imla kurallarına uyularak...gibi bir sürü koşul öne sürmüşler.Ama bence yinede iyi, en azından vakit geçirmek için birebir olur.

Merhabalar, hafta sonu izlemeniz için harika bir filmle karşınızdayım. Engellilerle ilgili çekilmiş film ve dizilere açıkçası bayılıyorum. Onları daha iyi anlamaya ve bize farkındalık kazandırdıklarını düşünüyorum. İşte Engelli bir baba ve minicik kızın dramatik ve iç ısıtan hikayesi...

Filmin konusu;

Sam Dawson(Sean Pean), kızı ile mutlu bir şekilde yaşayan ve Beatles'a büyük hayranlık besleyen bir adamdır.Genç adamın zeka düzeyinin 7 yaşında bir çocuğunkine eş durumda olması onları çok fazla rahatsız etmez.Kızı 7 yaşına geldiğinde ise onun için asıl sorunlar başlar. Artık kızı ondan çok daha ileri bir düzeye gelmektedir ve Sam ona pek fazla yardım edememektedir. Hükümet görevlileri kızı Sam'in yanından alırlar.Sam kızını geri alabilmek için 'sevgi' kelimesinin anlamına fazlasıyla uzak avukat Rita Harrison'ı (Mıchelle Pfeiffer)kiralar. (www.sinemalar.com)

Benim için harika bir senaryo ve muhteşem oyuncularla çekilmiş bir film diyebilirim.Uzun zaman önce izlediğim bir film olmasına rağmen, hala unutamadığım replikler var.

Bazı sahneler çok güzeldi Sam ve arkadaşlarının lucy'e ayakkabı seçme sahnesi,Baba kız yemek yemeleri ve Sam ve avukatın sahneleri...O kadar güzel iç ısıtan sahnelerle doluydu.Tabi birde yürek burkanlar vardı.Mahkeme sahneleri ve Sam ve lucy'nin ağlamaklı sahneleri (spoiler olmasın)

Aktörler rollerinin hakkını kesinlikle vermişti. Sean Pean'ın daha önce bir kaç filmini izledim ve gerçekten mükemmel bir aktör diyebilirim. Kızımız lucy, avukat hanımımız diğer oyuncularda çok iyilerdi. Film çıktığı zaman (2002 yanlış hatırlamıyorsam) filmin övgü aldığına eminim. Ama filmi Sean Pean götürdüğünü de söylemeliyim başka biri olsaydı yine izlerdim ama bu kadar sever miydim bilmiyorum.

Neyse izlenecekler listenizde bu filme mutlaka yer vermelisiniz.

-Baba, sen farklısın. Sen diğer babalar gibi değilsin.

-Özür dilerim, özür dilerim.

-Önemli değil baba. Önemli değil. Özür dileme. Ben şanslıyım. Kimsenin babası parka gelmiyor.

“SENDEN BAŞKA BİR BABA İSTEMİYORUM!”

''Her sabah uyanıyorum ve hayal kırıklığına uğruyorum. Sonra etrafıma bakıyorum ve herkes ilerliyor. Ama nedense ben yapamıyorum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım asla yeterli olmuyor.''

Fragman;

Merhabalar, 16 Kasım′da vizyona giren Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları filmine gittim. Gerçekten Harry Potter hayranı olmayan birinin ağzından yorum okumak istersiniz diye düşündüm. Harry Potter hayranları nasıl bu kadar çok şey biliyorlar şaşkınım doğrusu...Fantastik canavarlar, Harry Potter bittiği için devamı gibi geliyor bana ama bu hikaye tarihlere göre Harry Potter'dan önce olmuş ve ilerde kesin daha net bağlantılar göreceğimize eminim. Konuya derinlemesine girecek bir bilgi birikimim yok ama çok spoiler vermeden filmdeki sahneler hakkında yorum yapacağım.

Filmin konusu;
Newt Scamander'ın da yardımıyla Amerika Birleşik Devletleri Sihir Kongresi (MACUSA) tarafından yakalanan karanlık büyücü Gellert Grindelwald kaçmayı başarmış ve kendine, gerçek niyetinden habersiz olan müritler toplamaya başlamıştır. Karanlık büyücünün sihir dünyasından ayrı olan tüm canlıların hepsine hükmedecek safkan büyücüler yetiştirme planı, dünya için büyük bir tehlike yaratmaktadır. Karanlık büyücünün planlarını bozmak isteyen profesör Albus Dumbledore, eski öğrencisi Newt Scamander'dan yardım ister. Önündeki tehlikenin farkında olmayan Newt, gerçek dostluklar ve aile bağları konusunda bile sevgisinin ve sadakatinin test edileceği bir yola girecektir. Sihirli ya da değil, tüm insanların kaderi ona bağlıdır. (www.beyazperde.com)

Öncelikle Newt karakterini çok sevemiyorum neden bilmem çok pasif bir tip olduğu için olabilir. Film ilerledikçe açılacağını düşünüyorum. Albus Dumbledore'un gençliğini görünce bir hüzün çöktü.Resmen o an Harry Potter'ı özledim..(Hadi ama sizede olmuştur..)
Grindelwald kaçış sahnesi çok iyiydi. Direk filme böle bir giriş beklemiyordum. 1. filme göre baya hareketli geçti.Bir sürü karakter ve onları hayat hikayeleri devreye girdi. Bunların parça parça gösterildi ve bağlantı olacağını düşünmemiştim ama finalde de gördüğümüz gibi bir karışıklık oldu resmen...Neyse spoiler olmasın.Gürültü patırtıyla filmi bitirdiler...

Filmin son sahnesi Kesinlikte Harry Potterdaki İyi ve kötülerin savaşma sahnesine benziyordu. Tabiki Harry ve Voldemort arasındaki savaş kadar iyi değildi ama Grindelwald'ın konuşma sahnesi iyiydi. Kötü tarafa ve iyi tarafların belirlenmesinde, Queenie'nin gücü seçtiği tarafta gidişatı değiştireceğini düşünüyorum.
Doğrusu filmden kafamda kalan bir sürü soru işareti var. Filmin Dumbledore'a bağlı olması ve kitaptaki bazı bilgileri ile uyuşmadığı için herkesin sonda şok olduğunu düşünüyorum. Tüm kitapları henüz okumadığım için bundan pek yorum yapamayacağım.

Gerçekten en şaşırdığım kısım Nagini'nin ortaya çıkışıydı. Filmin devamında önemli bir yer alacağına o kadar eminim ki...Çok önemli bir rol çünkü ilk iyilerin tarafına geçen Nagini, ne oldu da tarafını değiştirip Voldemort'un tarafına geçti diye düşünmeden edemiyorum.

Filmde Nagini'yi ortaya çıkarmaları kadar şaşırdığım 2. kişi...Harry Potter felsefe taşını bulan adam. Dolabı açtığında karşımıza çıkan Felsefe taşına çok şaşırdım, güzel yer verilmişti. Daha sonra savunma için Newtlere yardım etmesi güzeldi.

İlk filmdeki kadar canavarlar üzerinde durulmaması yüzünden filmin tamamen Harry Potter'a kaydığını düşünüyorum.İlk filmde çok fazla duruldu hepsi tek tek tanıtıldı ama 2. sinde resmen 3 hatta 4 hikaye öğrendik.Canavarların geri planda kalmasına üzüldüm.

Genel olarak filmi beğendim.Bir kaç karışıklık olmasına rağmen güzeldi.Bazı kısımlarda ileride ne olacağına dair teori üretirken biraz kafam yanmış olabilir.Umarım diğer filmde kafamızdaki soru işaretlerini güzelce giderirler. Ya da bir iki youtube'da açıklama izlesek yeter sanırım...Sonuç olarak karışık olmasına rağmen ben filmi beğendim, Harry Potter hayranları için kaçırılmaması gereken bir film.

Son olarak bu güzelim fan çizimini buraya bırakayım ve kaçayım.

Sizin film hakkındaki düşünceleriniz neler? Lütfen çok kafa yakmayacak şekilde yazın he he.

Merhabalar.Vizelerim bitti ve ben geri döndüm, buraya post atmayınca içim hiç rahat olmuyor bir kaç ayda parça halinde geldi resmen...Her neyse zorlu sınavlarımın ardından sonuçları beklerken ve tatildeyken 1-2 film izliyeyim dedim.Aslında haftada 2 tane izliyorum ama vaktim olmadığından yorum giremiyorum.Şimdi filmi izledim ve buraya koşarak geldim

Filmin konusu:
Selman Bulut, bir zamanlar antropolojiyle ilgilenmiş eski bir boksör, şimdilerdeyse bir camide görev yapan sıradışı bir imamdır. Bir gün camide namaz kıldırdığı sırada caminin içi silah sesleriyle yankılanır. İçeride bulunan kişilerden biri yere yığılır ve hayatını kaybeder. Olay yerine gelen polis ilk delilleri toplar ve araştırma süreci başlar. Selman Bulut bu olay sonrasında harekete geçer ve şüphelendiği kimi kişi ve durumların üzerinden davayı çözmeye karar verir. Her ipucu işleri beklemediği bir noktaya götürür ve olaylar gittikçe daha gizemli bir hal almaya başlar...(www.Beyazperde.com)

Harika bir dedektiflik hikayesi.Hatta dedektif İmam hikayesi diyebiliriz. Filmin çekimi ve hikayesini çok beğendim. Sürekliyiciydi buçuk saatin nasıl geçtiğini anlamadım bile ve gerçekten bazı sahneler çok etkileyiciydi.
Ancak filminde çok fazla din kullanılmıştı. (Yorumlardan anladığım kadarıyla insanları baya rahatsız etmiş.)
Film yorumları filmin sonunun çok etkileyici olduğu yazıyordu. Merakımı daha fazla arttırdı ve filmin sonu gerçekten tahmin edilemezdi. Sherlock Holmes'a kafa tutan bir sondu. Film sonunda her şey kafama oturdu ama santranç oynadığı adamın kim olduğu soru işareti bırakılmıştı. Doğrusu merak uyandırıyor.
Oyuncular hakkında yorumum yapamam cidden çok iyi oyuncular bir araya gelmişti.Daha iyisi seçilemezdi.
Yönetmen Onur ünlü gerçekten senaryo yazmak ve yönetmelikte gerçekten harika biri olduğunu düşünüyorum. Leyla ile mecnun, Sen aydınlatırsın geceyi,Görünrn adam, Ben de özledim, Beş kardeş gibi çoğu dizi ve filmini izledim.Gerçek başyapıt olan Sen aydınlatırsın geceyi siyah beyaz film olmasına rağmen mükemmel bir içeriğe sahipti. Leyla ile Mecnun efsane absürt dizisi ve ben de özledim aynı oyuncularla çekilmiş Leyla ile Mecnun devamı niteliğinde dizisi...İzlenmesi gerek harika gereken harika yapıtları var.Ayrıca sürekli aynı oyuncularla da çalışması gözden kaçmamalı bence. Oyuncularla çok iyi bir arkadaşlığı olduğunu düşünüyorum.